Talk to her, that's right
It could mean more than you think
Talk to her, that's right
And you don't have to lose a thing
Leave the boots and saddle outside
You could make her happy again
Laugh about the time
She threw the dinner at you
And in the coconut grove
You can imagine the scene
Another bus unloads
We're still waiting to leave
Talk to her, that's nice
Or you could make a murder begin
Breathe on her, that's right
Once more you will be her friend
She's the only who knows
where - nerede
waiting - bekleme
unsaid - söylenmemiş
things - eşyalar
thing - şey
tallest - en uzun
still - yine
spent - harcanmış
sleep - uyku
shine - parlaklık
friend - arkadaş
breathe - nefes almak
coconut - Hindistan cevizi
happy - mutlu
again - Tekrar
camera - kamera
going - gidiş
break - kırılma
guess - tahmin
shoes - ayakkabı
lounge - salon
outside - dışında
dream - rüya
threw - attı
could - could
announcements - duyurular
moment - an
alive - canlı
stupid - aptal
between - arasında
grove - koru
another - bir diğeri
leave - ayrılmak
sound - ses
about - hakkında
plane - uçak
dinner - akşam yemegi
begin - başla
before - önce
better - Daha iyi
hanging - asılı
papers - kâğıtlar
haunt - uğrak
think - düşünmek
imagine - hayal etmek
floor - Zemin
knows - bilir
transit - transit
right - Sağ
laugh - gülmek
linger - uzamak
saddle - sele
hundred - yüz
lying - yalan söyleme
boots - bot ayakkabı
massage - masaj
meant - demek
percent - yüzde
murder - cinayet
flash - flaş
remains - kalıntılar
scene - faliyet alani, sahne
Çeviriyi görmek için herhangi bir kelimeye tıklayın
Cümlenin tamamını çevirmek için bu simgeye tıklayın